Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

520 tabut başında büyük hüzün

Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadığı en büyük trajedi olan Srebrenitsa soykırımının 17. yıldönümünde on binlerce kişi Potoçari’ye aktı. Toprağa verilmek için kimlikleri yıllarca süren çalışmalar sonucu tespit edilen 520 kurbanın tabutları başında gözyaşı ve hüzün hakimdi.

Gözyaşları ‘zambaklar’a aktı
Avrupa’nın, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadığı en büyük trajedi olan Srebrenitsa Soykırımı’nın 17. yıl dönümünde yine gözyaşı ve hüzün hakim.
Anneleri evlatsız, çocukları babasız bırakan Srebrenitsa Soykırımı’nın acısı aradan geçen 17 yıla rağmen hiç bitmedi. Srebrenitsalı anneleri yalnız bırakmamak için Bosna-Hersek başta olmak üzere dünyanın değişik yerlerinden gelen onbinlerce insan, törenlerin yapılacağı, adeta “beyaz zambaklar ülkesi” olan Potoçari’deki şehitlikte toplandı. Tuzla kentinin Nezuk kasabasında 4 gün önce başlatılan “Ölüm Yürüyüşü”ne katılan onbin kişi, yürüyüşlerini Potoçari mezarlığında çarşamba günü tamamladı. Yürüyüşe katılanların bir kısmı geceyi, geldikleri Potoçari çevresinde kurdukları çadırlarda geçirdi. “Beyaz zambaklar” gibi dizilen uçsuz bucaksız mezar taşlarının bulunduğu Potoçari’de toplanan onbinlerce insan, dua edip kurbanların ardından gözyaşı döktü. Bu gözyaşları, 17 yıl önce katledilen, daha sonra bedenleri parçalara bölünüp atıldıkları çeşitli toplu mezarlarda bulunan, uzun çalışmalar sonucu kimlikleri belirlenen kurbanlar için akıtıldı.

520 tabut başında büyük hüzün

Srebrenitsa’da 11 Temmuz 1995’te katledilen 8 bin 372 kurbandan toplu mezarlarda cesetleri bulunan 520 kişi toprağa verildi.

Potoçari’deki Anıt Mezarlığa getirilen tabutların başında gözyaşı ve hüzün hakimdi. Kiminin parçalanan vücudundan sadece bir ayak kemiği, bir parmağı, kimininse vücudundan bir parçanın bulunduğu tabutlar, insan onuruna yakışacak şekilde defnedildi.

Kaybettikleri kurbanların aradan yıllar geçse de yakınlarını buldukları kalıntılarıyla toprağa veren Srebrenitsalılar, bir taraftan hüzün diğer taraftan yakınlarına ait bundan böyle bir mezar olmasının buruk sevincini yaşadı.

Srebrenitsalı çocuklar Selma, Şeyla ve Salan Manciç, bugün hiç görmedikleri, sadece fotoğraflardan tanıdıkları büyük babaları İdriz ve Mevludin’i son yolculuğuna uğurladı. Başı belli ancak sonu adeta görülmeyen tabutların başında ağlayan kadınlardan birisi de Fata Mustafiç’ti. 17 yıl önce kaybettiği iki oğlundan cesedi bulunan Almir adlı evladının tabutuna sarılan Mustafiç, “Bizleri bu şekilde evlatsız, dünyada yapayalnız bırakan insanlar umarım yaptıklarından ibret alır” şeklinde duygularını dile getirdi. Makedonya’nın başkenti Üsküp’te de anma etkinliği düzenlendi.
 

Ne olmuştu?

Bosna’daki savaş sırasında BM’nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa, 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç’e bağlı Sırp birlikleri tarafından işgal edildi. İşgal üzerine BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, Sırplara teslim edildi. Otobüs ve kamyonlara bindirilen Boşnaklar’dan 8 bin 372’si götürüldükleri ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda hunharca katledildi. Katledilenlerin cenazeleri, çeşitli toplu mezarlara gömüldü. Srebrenitsa’da yaşananlar, Lahey Adalet Divanı ve Avrupa Parlamentosu tarafından soykırım olarak kabul edildi. Srebrenitsa başta olmak üzere Bosna’daki çeşitli savaş suçlarından aranan Ratko Miladiç ise geçen yıl Sırbistan’da yakalandı ve Lahey’deki mahkemeye teslim edildi. Miladiç’in yargılanması hala devam ediyor. Lahey’de eski Yugoslavya için kurulan savaş suçları mahkemesinde görülen duruşmada söz alan, Bosna Savaşı sırasında BM Barış Gücü adına bölgede görev yapan David Harland, tanık olduklarını anlattı. Savaş döneminde Miladiç’le birçok kez görüşen Harland, Sırp generalin Srebrenitsa Soykırımı’ndan önce bölgede bulunan Bosnalıları öldürmekle tehdit ettiğini söyledi.