Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

KADIN KATLİAMLARINA SON! .Nazlı Top

 

Ekonomik krizle gelen yıkım politikaları, ırkçılık ve ayrımcılık, milliyetçi-faşist politikaların taban bulmaya başlaması ve militaristleşme, kadına yönelik şiddeti de tırmandırdı. Türkiye’de özellikle AKP hükümeti ile birlikte artan şiddet, yüzde bin 400’lere ulaşarak her gün en az 5 kadın katledilirken, Avrupa’nın en demokratik ülkeleri olarak bilinen İsveç ve Norveç gibi ülkelerde bile son 5 yıl içerisinde yüzde 10 oranına ulaştı.

Türkiye’de, “Beyaz tayt giydi”, “Tuzluğu uzatmadı”, “İzinsiz sokağa çıktı”, “Cilveli saat sordu”, “Sık banyo yapıyor”, “Telefonla mesajlaştı”, “Yemeği zamanında hazırlamadı” şeklinde gerekçelerle kadınlar öldürülürken, Avrupa’da “Sözümü dinlemiyor”, “Onurumu zedeliyor”, “Sinirlendiriyor”, “İnternette flört ediyor” vb gerekçelerle kadınlar öldürüldü. Necla, Ayşe, Sakine, İpek, Arzu, Remziye, Adile, Clare, Alicia, Ivy, Rukhsana,.. Kimi 18’inde, kimi 61’inde. Kimi başörtülü, kimi mini etekli.. Ortak noktaları katledilmeleri ve katillerinin eş, sevgili, baba yada kardeş olması. Tüm bunlarla birlikte, cinsiyetçi medya sadece katledilen kadınlardan bahsetti. Öyle bir dil kullandı ki “hak etmişler” dedirterek cinayetleri meşrulaştırdı.

Türkiye ve Kürdistan topraklarında gerçekleşen kadın katliamları, yaşadığımız Avrupa topraklarına kadar iz sürebildi. 6 yıl önce Almanya’da ‘namus‘ gerekçesi ile katledilen Hatun Sürücü yada 2 yıl önce koca şiddeti ve baskısından kurtulmak için intiharı seçen Solmaz Temel hala hafızalardadır..

Yerli ve Göçmen Kadınlar;

Katledilen kadınlar, katleden erkekler! Katilleri bir çok yöntemle koruyansa yasaları, kültürü, gelenekleri ve işleyişleri ile erkek egemen kapitalist sistemdir. Erkeğin vurduğu devletin koruduğu, kadına düşman bu sisteme karşı mücadele, kadın katliamlarına karşı mücadele ile iç içedir.

Biz sözümüzü ve gücümüzü birleştirmedikçe, ev içindeki kölelik düzeninin yıkılması, çalışma yaşamında ve meslek eğitiminde, ekonomik ve toplumsal yaşamda tam eşitlik hakkımızın sağlanması, cinsel şiddetten kurtuluşumuz ve yaşam hakkımız güvence altında olamaz.

Hemen tüm ülkelerdeki kanunlar, kadına yönelik şiddet karşısında aciz! Katliam şekli hemen her yerde aynı. Vahşet derekesindeki kararlılık, kullanılan cinayet aletleri aynı. İfadeler aynı, cinayet haberini işleyen ağız aynı. Olayları psikolojiye bağlayan sözüm ona ‘bilir kişilerin’ sözleri aynı. Cezayı bin bir nedenle hafifleten yasa uygulayıcıları aynı. Katliam öncesi kadının başvuru yaptığı ve yardım alamadığı kolluk güçlerinin yaklaşımları aynı. İşte erkek egemen kapitalist sistemin dayanışması.. Peki, biz kadınlar ne zaman dayanışacağız?!

Yerli ve Göçmen Kadınlar;

Katledilen başka kadınların sorumluluğunu taşımamak için Türkiye’de başlatılmış bulunan kadın cinayetlerine karşı kampanyayla ve SKM (Sosyalist Kadın Meclisleri)’nin bu nedenle başlattığı 1 milyon imza kampanyası ile dayanışma başta olmak üzere, yaşadığımız tüm coğrafyalarda artan şiddete karşı el ele verelim!.. Kadın katliamlarını durduralım!..