KURMEŞTE GERİYE KALANLAR-2-ERDOGAN ZAMUR
5. Kurmeş Şenliğinin ilk gününün sonunda elimde olmayan nedenlerden dolayı İstanbula dönmek zorunda kaldım.Bazı dostlar bu yazının devamı niye yok diyorlar. Şenliğin bütün detaylarını haberdar olmama rağmen yazmayı doğru bulmadım. Çünkü duymayla yaşamanın arasında dağlar kadar fark vardır bana göre... İnanıyorumki bütün etkinlikleri yaşayan değerli dostlar bu etkinliği duygularını katarak yazacaklardı. Duyguların olmadığı yazı yazı değil zaten. Kurmeşte şenlik alan gerçektende güzel dizayn edilmiş bir tarafta Kıl Çadır (Konareş) açılmış. İçinde peynirli ekmek yapılıyor.Diğer tarafta eskiden kullanılan ne varsa dizilmiş. Su testisinde ha,rman makinesine karasabanda damların üstündeki taşa kadar fenerinde ipine kadar herşey var.
Geçen yazıda genel bir program akışını yazmıştım ama sunucu Çilem Öz'ün harika performansını yazmayı unutmuşum. İyi bir sunum yaptı kendileri. Ben 5.Kurmeş Şenliğinde kendi payıma düşeni yazmak istiyorum. Aslında hiç planlamadan olmayan Dersime gitme nedenim daha çok Kurmeş Şenliğini yerinde görme isteğiydi. Ayrıca sanal dünyada tanışıp konuştuğum bazı dostları görme tanışmaya vesile oldu bu gezi. Kurmeşte yansıyan kimi dost profilleri..
Ali Haydar, bitip tükenmez enerjisiyle gün boyu koşuşturup durdu. Onu her yerde gördük. Bir bakıyorsun gelen misafirleri karşılarken görüyorum bir bakıyorsun sahne arkasında tekniki işlerle uğraşıyor.Köyün adeta jokeri gibi. Hoş sohbet biri Ali Haydar iyiki tanıdım.
Şerif Kurt, Köyün muhtarı daha sessiz. genelde misafirlerin yanında oturuyor. Ama hoş sohbet biri
Fatma- Baki, zıt kutupların birlikteliği gibi. Baki ne kadar sessiz ise Fatma o kadar deli dolu. Baki hiç birşeye itiraz etmiyor. Ne denirse yapmaya çalışıyor. Fatma ise tam bir dayatmacı isteğini dayatıyor. Kafasına koyduğunu koparıp alıyor. Pes etmek yok.
Helin, o daha çok genç arkadaşlarla ilgileniyor. Genelde birşeye karışmıyor. Ama güler yüzlülüğüyle ortalıkta eksik olmuyor.
Hülya, vallah hiç birşeye karıştığını görmedim tam bir misafir. Ama Pertek'te simit beğendiremedik kendisine.
Fatma Özçelik , halay çekerken tesadüfen tanıştık, güleryüzlü sevecen
Mehmet Yılmaz , daha çok derneğin resmi yüzünü yansıtıyor. Sessiz sakin çok ortalıkta görünmüyor.
Murat Özçelik, gösterilen Ölücanlar belgeselinin yönetmeni Sessiz sakin kendi halinde kimselerle fazla diyaloga girmedi. Ama hoş sohbet birine benziyor. Daha çok dinlemeyi seviyor.
Kazı Öz, Festivali baştan sona kaydetti. hep kamera başındaydı. Ölücanları yere bağdaş kurarak pür dikkat seyretmesi yönetmenliğinin etkisinde olsa gerek.
Mustafa Şen, Kendisiyle Dersim'de ki Alevi Akademisi açılışında tanıştık. Kurmeşte uzun uzadıya sohbet etme şansını yakaladım.
Berdan Ber, yıllar sonra ( Berdan lisede arkadaşım 1993 yıllarda Pertek Mustafa Kemal lisesinde okumuştuk.) görüşmek sohbet etmek iyi geldi. Antalyadaymış, hayat her birimizi bir tarafa savurdu.
Haydar Ber, yılların çok değiştiremediği ender insanlardan biz liseye giderken nasıldıysa aynen öyle duruyor haydar abi şen şakrak haliyle hayata devam ediyor
Hasan Öz, Munzur Amcanın oğlu biz lisedeyken öğretmenlik yapıyordu.Yine alçak gönüllü, yıllar sonra hocamı görmek güzeldi. yılar sadece saçlarına kar yağdırmış.
Köyde bizi karşılayanlar hepsi güler yüzlü, insanların kalbini kıracak bir davranış yok. Köyün Şöförü Kazım amcaya minnetarız. Evinde bizi konuk etti. Eşi Hatun Abla şenlik boyunca peynirli ekmek pişirdi durdu. Vallah ne kazandı bilmiyorum.
İran’da binlerce yıl öncesine ait mağaralar, zorlu kış aylarında köylülere ve hayvanlarına barınma olanağı sağlıyor.





Em ‘ewul pezan nas bikin, sê çeşît rengê pez hene; pezê sor, spî û reş. Xûyê bizinê bi rik û har e, mih jî sernerm û mûlayim e.
Biletler için:
Sesi ve müziği ile ünü Amerika’ya varan Kürt sanatçı Aynur Doğan, bir süredir yaşadığı Avrupa’dan dünyaya açılma projeleri üzerine çalışıyor. Aynur Doğan, uluslararası alanda prestijli müzik şirketleri ile yeni projeleri üzerinde çalışırken, Amerika’nın Boston kentindeki Berklee Müzik Okulu tarafından kısa bir süre önce kendisine verilen “Akdeniz Müziğinin Divası” ödülü ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini yaptığım film ‘He Bu Tune Bu’ (Bir Varmış Bir Yokmuş) festivalinizde değerli bir ödüle layık görülmüştür. Bir sinemacı için tatbiki ödüllendirilmek gurur verici ve teşvik edici bir olaydır. Ancak üzülerek belirtiyorum ki bu ödülü kabul edemeyeceğim. Hepinizin bildiği gibi geçen yıl Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te, şehrin ortasında üç siyasetçi Kürt kadını güpegündüz vahşi bir şekilde katledildiler. Dünyanın en güvenli bölgesi olarak bilinen Avrupa maalesef bu üç devrimci kadına mezar oldu. Bu katliamın üzerinden uzun vakit geçmesine rağmen Avrupa hükümetleri ve yargı kurumları maalesef yeterli bir duyarlılık gösterip olayı hala aydınlatmadılar. Avrupa ve özellikle Fransız hükümetinin bu sessizliği ve duyarsızlığı Fransız istihbaratının ve dolayısıyla hükümetinin bu olayın üstünü örtmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Bu olay ile birlikte, Kürtler ve ezilen diğer halklar açısından, Avrupa’nın demokratik, adil ve hümanist değerleri anlam yitimine uğramıştır. Avrupa’nın aydınları, sanatçıları, siyasetçileri bu olaya karşı yeterince ses çıkarmayarak üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçınmışlardır. 

Hasan Coşar‘la, çıkardığı ilk kitabı ’’Tarihte ve Günümüzde Kadın’’ üzerine bir söyleşi yaparak, siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.
