Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

KAV---“NEREDEYSE 4 YIL AÇ KALDIM”

Strasbourg - Strasbourg’da 1 Mart günü başlayan süresiz dönüşümsüz açlık grevinde yer alan Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi sözcülerinden yazar Fuat Kav, Kürtler gerçek anlamda kendi dili ve kimliği ile buluşmadığı sürece açlık grevlerinin süreceğini belirtiyor. 1982’deki büyük ölüm orucundan sonra tahliye olduğu 2000 yılına kadar defalarca açlık grevlerinde bulunan Kav, 30 yıl sonra yeniden grevde. 

15 kişinin Avrupa Konseyi önünde 1 mart günü yapılan basın açıklamasıyla başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi St. Maurice Kilisesi lokalinde devam ediyor. Kendilerini Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi olarak adlandıran grevciler, kilise lokalinin bahçesine taleplerini içeren pankartları astılar. Bahçenin girişinde “Öcalan’a özgürlük, Kürt halkına demokratik özerklik” yazılı büyük bir pankart asılırken, hemen altında da açlık grevinin kaçıncı günde olduğunu belirtilen bir pankart yer aldı. 
30 YIL SONRA YENİDEN AÇLIK GREVİNDE
Salonda Sterk TV’yi izleyen eylemciler, ikinci günde de temizlik ve yerleşme işlerini sürdürdüler. Diyarbakır Zindanı’nda büyük ölüm orucu direnişçilerinden Hayri Durmuş ve Kemal Pir ve PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan, Mehmet Karasungur ve Hayri Durmuş’un resimlerinin yer aldığı büyük bir pankart salona asıldı. 1982’de Hayri Durmuş ve Kemal Pir’in hayatını kaybettiği Büyük Ölüm Orucu direnişçileri arasında Fuat Kav da bulunuyordu. 
Kav, Ağustos 2009 yılında yazdığı bir makalede ölüm orucunda bulunduğu Diyarbakır cezaevi için “5 Nolu cezaevi tam bir kırım merkezi, bir mezbaha olarak düşünülüp tasarlanmıştı” diyordu. 
Mayıs 2011’de çıkan Mavi Ring isimli kitabında da cezaevlerinde yaşananların gerçek öyküsünü anlatan Kav, aradan geçen 30 yıl sonra Kav bugün yeniden açlık grevinde. Ancak bu kez cezaevinin dışında, bir Avrupa ülkesinde. 

“NEREDEYSE 4 YIL AÇ KALDIM”

Grevcilerin yatma yeri olarak kullandığı bölümde, tıpkı bir cezaevindeki tutsaklar gibi bir uçtan öbür uca yürüyerek anlatmaya başlayan Kav, bugüne kadar defalarca açlık grevine girdiğini söylüyor. Saçları kırlaşmış Kav, kaç defa ve kaç gün açlık grevlerinde bulunduğunu bir solukta söylese de bunların hangi tarihlerde yapıldığını hatırlamıyor. 

Girdiği tüm açlık grevlerinin toplamını yapan Kav, gülümseyerek “Neredeyse 4 yıl aç kaldım” diyor. 2000 yılında tahliye olan Kav, “10 yıl sonra cezaevindeki koşullarda olduğu gibi grev yapıyorsam, bu Türkiye’nin ve Batılı devletlerin Kürtlere bakış açısının değişmediğini gösteriyor” diyor. 

1982 yılı 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu’nun 64 gün sürdüğünü anlatan Kav, 1982-2000 arasında en az 5 kez daha açlık grevine girdiğini söyleyerek, bunların sırasıyla kaç gün süreyle gerçekleştiğini şöyle ifade ediyor: 51 gün, 37 gün, 45 gün, 17 gün ve 27 gün. 

KÜRTLER HEM AÇLIĞA HEM DE ÖLÜME SEVK EDİLMİŞ BİR HALK

Cezaevinde açlık grevleri yürüttüğü dönemlerdeki koşullar farklı olsa da bugünkü açlık grevi ile “özü itibariyle aynı” olduğunu belirten Kav, “Aslında Kürtler bir bütün olarak, hem zindanda yaşayan bir halktır, hem de açlık ve ölüme sevk edilmiş bir halktır. Çünkü vatanı olmayan, toprağı işgal altında olan, iradesi yok edilmeye çalışılan bir halk olmasından dolayı tarihin her döneminde dışarıda olsa da yaşadığı koşulları ona zindan edilmiş” diye konuşuyor.

“Bizim girdiğimiz her eylemde sonuç aldık” diyen Kav, Strasbourg’da başlattıkları açlık grevinde de sonuç alacaklarına inanıyor. “Bu hamle ile Kürtleri ölüm çemberinden kurtaracağımıza, kendisine dayatılmış olan tasfiye konseptini boşa çıkaracağımıza, tecridi parçalayacağımıza inanıyoruz. Açlık grevini bu temelde başlattık ve sonuç alacağımıza inanıyoruz.”

KÜRTLER ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMADIĞI SÜRECE AÇLIK GREVLERİ OLACAK

Bugün yaşanan baskıları sıralayan Kav, tutuklu BDP’li seçilmişlere ve gazetecilere dikkat çekiyor. “2012 yılında bir anlamda bir ölüm çemberine alınmış Kürtlerin rahat bir nefes alması için topyekün bir direnişe ihtiyaç vardı” diyerek bu açlık grevlerinin amacını özetleyen Kav, eylemlerin çeşitli biçimlerde daha da boyutlanacağına işaret ediyor. 

Avrupa’nın farklı yerinden gelen ziyaretçilerden ötürü konuşmasını zaman zaman kesen Kav, ziyaretçileri uğurladıktan sonra, “Kürtler özgürlüğüne kavuşmadığı sürece, gerçek anlamda kendi dili, kimliği ve önderliği ile buluşmadığı açlık grevleri ve ölüm oruçları da sürecektir” diyor. 

TECRİT SONA ERSİN, SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HAKKINDA GÜVENCE VERİLSİN

Fuat Kav, açlık grevlerinin acil talebinin Öcalan üzerindeki katı tecridin sona erdirilmesi, sağlık ve can güvenliği konusunda kesin bir bilgi verilmesini söylerken, esas amaçlarının ise Öcalan’ın özgürlüğü olduğunu ifade ediyor. Kav, “Biliyoruz ki sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşmadan, ne yaklaşık 30 yıldır süren savaş durur, ne barış gerçekleşebilir ve ne de iki halk arasında gerçek anlamda bir kardeşleşme yaşanabilir” şeklinde konuşuyor.

Başta İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve Avrupa Konseyi olmak üzere Avrupa kurumlarını Öcalan’a uygulanan tecrit ve Kürtlere bir bütün olarak uygulanan baskılar karşısında sessiz kalmamaya çağıran Kav, eylemlerinin son derece insani olduğunu kaydederken de Hristiyan alemine de seslendi: “Hz. İsa zulme karşı mücadele ederken, şiddete karşı olmasına rağmen yine de kendisini çarmıha gerdirerek zalimlere karşı boyun eğmemiştir.”  (ANF)