Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Erdoğan Yalgın'dan Derneğimize Anlamlı Bağış

Gazeteci-Yazar Erdoğan Yalgın geçtimiz günlerde Kürmeş Dernegimize anlamlı bir bağışta bulundu. Normal şartlarda “Bağış” denilince akla ilk gelen, maddi destek-katkılar anlaşilır. Oysaki bizim sözünü ettigimiz bu bağışın, maddiyattan çok manevi yönünün daha da ağır bastığıdır.

Haber-Röportaj: fatma İmak

 

Evet; yazılarını ve araştırmalarını merakla okuduğumuz sayın Erdoğan Yalgın aynı zamanda bir koleksiyon meraklısı. Yıllardan beri herkesten habersiz çesitli materyallerden koleksiyonlar oluştumuş. Bu koleksiyonları içinde en önemlisi olanı, Kürtlere ait sosyal-kültürel degerlerin birer aynası olan  tarihi malzemeleri, Kürmeşliler dernegine bağışladı.

 Peki ama sözkonusu bu materyaller arasında, neler var?

Keçi Kılından Büyük Bir Kilim, Buğday Çuvallari, Küçük Su Testisi, Tütün Tabakası, Yün egiren (teşi), Bakır Tencere, Kırklık-Hewring, Ayran Tuluğu (Meşk), Büyük At Heybesi, Çingirakli At Boncuğu, Yastık(Balif), Bakır Sitil (Broş), Gaz Lambası, Yün Çorap ve daha nelerde neler...Manevi değeri parayla ölçülmeyecek kadar büyük olan bu bağıştan dolayı sayın Erdoğan Yalgın’a derneğimiz adına candan teşekkür ediyor kurumumuzu onure ettiğini bu röportajın başında bizzat belirtmek istiyoruz.

Bu vesileyle sayın Yalgın ile yaptığımız bir söyleşiyi, siz degerli okuyucularımızla paylaşmayı uygun gördük.

 

Bir Koleksiyoner: Erdoğan Yalgın

Fatma İmak: Biz seni yakınen tanıyoruz. Bu yüzden “kendini okuyucularımıza tanıtırmısın?”  yani o klasik soruyu sormaktansa, Koleksiyon merakınızı ve şu ana kadar ne tür koleksiyonlarınızın olduğunu bizimle paylaşir mısın?

Erdoğan Yalgın:Tesekkürler! Doğrusu, Boğa burçluların birer koleksiyoner olduklarını, burçlara merakım olmadığı için bilmiyordum. Bunu, koleksiyonlarımı gören bir dostumdan ögrendim. Doğrudur! Koleksiyon=eski=tarih meraklısı olduğumu biliyordum. Koleksiyon oluşturma merakım, taa ortaokul yıllarında başladı. Avrupaya çiktiktan sonra da, bu alandaki çalismalarim gelişerek hızla devam etti.

Koleksiyonlarıma, okunmuş mektup zarfları üzerindeki kullanılmış çesitli renkli pulları toplamayla başladım. Derken bu merakım hobileşerek gelişti. Demir Para, Kartpostaller, Mektuplar, Kalem, Tespih, sigara kullanmadığım halde Çakmak=Kirbit, Dergi, eski Gazete, Kütüphanelerde topladığım çesitli yazılı eski metinler, Eski tarihi Kitaplar, Kırmızı Şarap ve en önemliside işte Kürmeşliler dernegine bağışta bulunduğum; Kürt Etnografik eserler olarak Kilim, Balif, Meşk, Hewrink ve benzeri materyaller dizisi..

 Kürtlerin Etnografik Degerleri, Birbütün Olarak tarihlerinin Aynasıdır

 F. İmak: Bugün dernegimize bağışta bulunduğunuz bu degerli eşyaları ne zamandan beri toplamaya başladınız ve bunları neden biriktirdiniz? Çünkü bu eşyalar oldukca degerli ve bir o kadar da saklanması güç olan şeyler olsagerek...?

E. Yalgın: Koleksiyonlarım arasında Kürtlerin sosyal yaşamlarının birer aynası niteliginde olan  etnografik eserler olarak da tarif edebilecegimiz bu materyalleri ilk defa, 1990 da toplamayı tasarladım. 1991 yılında Dersim’e izine giderken, başta Pilvenk köylerinde olmak üzere, yine sizin Kürmeşli dostlarımdan yana yana bunları isteyerek toplamıştım.

  

Ülkeden, izinden gelenler genellikle degişik hediyelikler ve çesitli ev ihtiyaçları beraberinden getirirlerken, o zamanlar ben de bu degerli eserleri getiriyordum. Yakın çevrem olmak üzere bazı dostlarım bana gülüyor ve hatta bazıları alay bile ediyorlardı. Ama ben doğru bir iş yaptığıma inanıyordum. Çünkü bu etnografik nitelikteki eserlerin, Kürt analarının-kadınlarının el emegi, göz nuru degerleriyle yoğrularak ortaya çiktigini biliyordum. Bunlara bakarak çogu zaman, kendimde bir iç rahatlılık hissi duyuyordum.

Hele bakınız şu at heybesinin üzerindeki nakışlara. Nasılda kopmamacasına biribirine atılmış ve takılmışlar. Bunlar “Senneh ve Gördes dügümü” olarak adlandırdığımız nakışsal dügümlerdir. Bu renkli yünden iplikler, imlek imlek bir gizemli umudu nasılda yüreklere damıltmış! Hele şu keçi kılında yapılan tevnli çecimlerin iç içe giren iplikleri nasılda süzülerek biribirileriyle içselleşmişler! Ya şu Balifin motif işlemesinde kullanılan geometrik şekillerine bir bakarmısın! İşte bütün bu renkli renkli degerlerin ana vatanı hiç abartısız söylüyorum ki; Kürdistandır. Bu degerli eserler Kürt kadınlarının-analarının geçmişten alarak bugünümüze yoladıkları, Kürt tarihinin kırılmaz bir aynasıdır.

Bu nakışlı dügümleri, bu geometirik motifleri, bu renk tonlarındaki uyumu ancak ve ancak, Kürt halkında, bir bütün olarak toplumsal  katmanlarında bulabilirsiniz. Dersim’deki bu eserin bir diger kopisini Mardin’de, Hakkari’de, Maraş’ta, Haymana’da yani Kürtlerin kendilerine yaşam alanları oalarak edindikleri her yerde bulabilirsiniz.

Yine bugün Avrupaya, İran Kirmanşah’ta gelen halıların motifleri, işte şu an elimizde tuttuğumuz, Dersim’de "Hespé Qır" lar için yapılan bu heybede gördügünüz motiflerin aynısıdır. Kürt memleketleri biribirilerine coğrafik olarak belki uzaktır veya bölük-pörçük kıtalar gibidir. Ama Bu memleketlerde yaşayan Kürtlerin tarihleri, sosoyo-kültürel yaşam tarzları, duygu-düşünceleri, sevinç-tasaları , vs.hep aynıdır. Bütün bunlar işte bu halılarda kendisini göstermektedir.

 

Çünkü bunların ustaları Kürttür. Kürt hayalinin nakışa yansıması, iplikte dile gelmesidir. İşte bu degerler, bizleri geçmişe götüren, kalıcı ve bir o kadarda köklerimizi bize yansıtan tarihin birer canlı aynasıdır.  Şimdi bütün bunlar yok olmayla yüz yüzedir. Kürt halkında degişen toplumsal sosoyolojik yaşam farklılaşmaları nedeniyle artık bu degerler üretilmemekte ve var olanlarında kıymeti, istenilen düzeyde bilinmemektedir. Örnegin bir kilim yapımında kullanılan malzemeler, halam-meta Feriza'den aklımda kaldığı kadarıyla şunlardı: Tevni, Sıng, Dapışt, Dagır, Kucık, Pij, Kırkıt, Vitık ve daha buna benzer objelerdi. Şimdi bunları munla arasanız bulamazsınız. Bunların hiç biri koruma altına alınmadı. İşte asıl acı olanı da budur.

Kürmeşliler Derneginin Dışarıdan Görünü mü?

F. İmak: Doğrusu çok güzel anlattınız. Peki, “tarihin aynası” dediginiz bu degerli eşyalarınızı-koleksiyonunuzu neden başka bir kuruma degilde, bizim Kürmesşliler dernegimize bağışta bulunmayı düşündünüz?

E. Yalgın: Avrupa bağlamında, özelliklede Almanyada çesitli sosyal-kültürel faaliyetlerde bulunan bir çok derneklerimiz-kurumlarımız vardır. Doğrusunu sorarsanız bu konu üzerinde çok düşündüm. Son bir kaç yıldan beri de Kürmeşliler dernegini yakın takibe aldım. Kürmeşliler Dernegi bir yöresel ve adı da üzerinde Kürmeş Köylülerinin gerek diasporadaki ve gerekse ülkedeki toplumsal yaşama ilişkin kolektif ve aktif çalismalarini dikkatle izledim. Kürmeşliler dernegini ve çalismalarini çok önemsiyorum. Çünkü Kürmeşlileri tarihlerine kültürlerine bağlı birer Kürt bireyleri olarak gözlemledigimi açıklıkla ifade etmeliyim.

Kürmeşliler Derneginin kuruluş çalismalari sanırım 2003 yında başladı ve sonrasında resmileşti. Bu zaman içinde derneginizin ayakları yere basan ve güçlü bir temeliyle tecrübeli çalisanlariyla, çalismalar yürüttüklerini takipediyorum. Bu güne kadar dernek çalismalarinda görev alan Abimin sınıf arkadaşi ve benimde sevip-saydığım Ali Haydar Gürbüz başta olmak üzere, Mehmet Yılmaz, Gürsel Kurt, İsmet Bankuş, İstanbul’da Hıdır Güneri abi, başkanınız Ayfer Ber ve burada adlarını şu an hatırlayamadığım daha nice dostlarımızın katkıları elbette taktire şayandır. Güzel işlere imza atan, geçmişlerini günümüzde yaşatarak gelecege taşiyan bir kadro ve her zaman bu kadronun arkasında olan tüm üyelere, burada sevgi ve saygılarımı ayrıca senin aracılığınla yolluyorum.

Ha! Neden Kürmeşliler dernegi? Sorunuzun cevabı, aslında bu noktada kendiliginde oluşmaktadır. Ama yinede kısaca buna net bir şekilde cevap vereyim. Bugünkü Dersimli Kürmeşliler; Kirmeşan, Kimreşan, Kurmeşan, Kumreşan gibi isimlerle bu silsile, taa Kirmenşah’a kadar gider dayanır. Bu konu üzerine ayrıca bir araştırma çalismam devam etmektedir.

Asıl olan şudur: Bu koleksiyonumu Kürmeşliler dernegine bağışladım. Bunun görünen bir çok nedenleri vardır. Çünkü;  Kürmeşliler derneginin, sadece bir köy dernegi sınırları içinde kalıp, dar bir alanda paslaşan içsel yakın kandaşlar topluluğunun, küçücük faaliyetlerde bulunduğu klasik bir dernek olmayışıdır.

 

Çünkü Kürmeşliler dernegi, yöneticileri ve saygın üyeleriyle beraber yıllardır aktif bir çalisma içindedirler. Toplumsal yetmezliklerin karşısında direngen duruşları ve bitmez-tükenmez sinerjik çalisma tarzıyla hareket etmektedirler. Bu avrupa şartlarında oldukca önemsenmesi gereken bir olgudur.

Benim yakınen gözlemlerim odurki; Kürmeşliler dernegi çalisanlari gerek Kürmeş’te ve gerekse Almanya’da çesitli etkinlikler düzenlemekte ve toplumsal iç yapının ana hatlarını daha da perçinlemenin yollarını hep aramaktadırlar. Her yıl Almanya’da düzenlenen Dersim Festivallerine aktif bri şekilde katılmakta ve gerek açtıkları çadirla ve gerekse festivale ilişkin çesitli hizmet alanlarında bulunmaktadırlar. Dersim Soykırım Davasının, Avrupa Insan Hakları Mahkemesine götürülmesinde aktif bir rol oynamıştır. Bütün imza kampanyalarında saflarını genişletmektedir.. Kürmeşliler dernegi özellikle Almanya’daki toplumsal alanlara ilişkin gerçekleştirilen çesitli aktivitelerde hep ön planda yerini almıştır.

Yine dernegin, Kurmeşliler internet sitesiyle, gerek dernegin faaliyetlerini ve gerekse çok yönlü bir haber ağını oluştuduğu gözardı edilmemelidirki; Yeri gelmişken bu sitede emegi geçen tüm dostlara başarılar dilemlerimi bellirtirim.

Almanya’da sadece Kürmeşliler için degil, ayrı parçalarda yaşayan tüm Kürtler için her zaman üzerine düşen görevleri yerine getiren bir dernek olarak çevresinde ve antellektüel camiada belli bir saygınlığı hak etmiş örnek bir dernektir.

Yine bilebildigim kadarıyla Almanya’da inanc bazında yürüttügü faaliyetlerinin de yabana atılır çalismalar olmadığını gözlemlemekteyim. Bazı özel günlerde, Cem-Cıvat bağlanmasında, cenazelerde, dügünlerde, yani yasta-tasada ve mutlulukta temsil ettigi ulusal katmanların yanında hep yerini almıştır.

Daha öncesinde de söylemiştik. Aslında Kürmeşliler derneginin aktif çalismalarini yakında takibeden biri olarak biliyorum. Ama burada başka bir sorunun altını daha çizmek istiyorum, müsade edersen!

Kürmeşliler Dernegi Şuanki Siyasi-Politik Çizgisinden Ödün Vermemelidir.

F. İmak:Tabi buyur! Seni dinliyorum.

E.Yalgın: Bazı Kürmeşli dostlarımla sık sık görüşüyor ve degişik konular-sorunlar üzerinde görüş alış verişinde bulunuyoruz. Daha öncesinde şunu bellirtmekte fayda  görüyorum. Yani, elbetteki Kürmeşliler de diger Kürt toplulukları gibi homojen bir toplum yapısına sahip degildir. Aynı siyasal-politik çizgileri olan ve aynı araçlarla aynı amaca ulaşmayı düşünen bir içsel yapıya sahip degildir. Hem zaten böyle olması da elbette düşünülemez. Bu bellirlemeden sonra, şuraya gelmek istiyorum.

Bazı Kürmeşli dostlarımızla sohbetlerimizde, özetle diyorlarki; “Kürmeşliler dernegimiz bir köy dernegi olarak yerel statüsünde kalarak, faaliyetlerini de ona göre yapmalı ve yürütmelidir! Zira dernegimizin şu anki çalismalari bir köy derneginin faaliyetlerini aşan bir dengede seyretmektedir!“

Yine bazı dostlarımız, tam bu düşüncenin aksine;

“ Evet doğrudur! Bizim dernegimiz bir köy dernegidir. Ama bizim dernegimiz köyümüzün görünen yapısal sorunlarını çözmenin  yanı sıra, toplumsal olan sosoyal-kültürel ve siyasi özgürlükler temelinde de aktif görevler almalı ve yürütmelidir! Ki bunu yapmaktadır. Aksi halde sıradan bir köy dernegi olarak zamanla nihai görevini tamamlayarak, kendini fesetme noktasına gelecektir…!“ gibi, iki zıt argümanın savunulduğu-düşünüldügünü ben şahsen biliyor ve bunu çogu Kürmeşli tek tek bireylerden hisediyorum.

F. İmak: Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Yani dışarıdan biri olarak ve hemde bu konuları yakında takibeden bir araştırmacı olarak, sonuçta dernegimizin çalismalarini nasıl buluyorsunuz?

E. Yalgın: Aslında bazı konulara deginmiş ve derneginizin bilebildigim kadarıyla faaliyetlerini olumlu buluyor ve bundan dolayı da bu bağışı bir başka dernege degil de sizin derneginize yapmayı düşündügümü anlatmıştım. Şimdi geleçekte derneginizin çalismalarina yön verecek olan, elbette yeni seçilen (02.10.11) yöneticileri ve bunlara destek veren saygın üyeleridir. Bu konuda benim her hangi bir telkinde bulunmam asla düşünülemez!

Ama hiç unutulmamalıdırki; Bugün Kürmeş (Aşağı-Yukarı Gülbahçe) köyünün, kendi çevresinde en modern bir köy olduğunu, yeni yapılaşmanın ve beraberinde getirdigi konforlu konutların ilk göze çarpanlar arasında yer alması önemlidir. Her evin içinde suyu vardır.  Hem bir sorunlu altyapı sorununun olduğunu düşünmüyorum. Köyde kalan yaşlıların özel bakımları bile, çocuklari tarafından özel olarak karşilandığını biliyorum. Ulaşim ve çevre köylerle ilişkilerinin sorunsuz yürüdügünü dostlarımda dinliyorum. 

Şunu abartısız söylüyorum: Yani diasporaya dağılan Kürmeşli aileler, evlatlar, kızlar ve torunlar bir bütün olarak Kürmeşliler; köylerine, köyde bıraktıkları atalarına, yaşlı ailelerine oldukca içten bağlı ve vefakardırlar. Bu tabloda ben, Kürmeş köyünün büyük ve kangırene dönüşmüş kalıcı sorunları olduğunu göremiyorum.

Ama bir köy olarak Kürmeşlilerin, Kürmeşlilerin ana yurtları olarak bir Dersim’in, Kürmeşlilerin aidiyet mensubiyeti olarak bir Kürt halkının, inanç bazında bir Ehli Heq inanclı Kızılbaşların ve yaşadıkları diasporadaki tüm ezilen-yoksul insanların dağ gibi yığınla sorunları olduğunu nacizane olarak bende, herkes gibi çok iyi biliyorum.

Kürmeşliler dernegi 2003 yılından beri ayakta ve dim dik duruşlarıyla her geçen yıl biraz daha büyüyerek, faaliyet alanını genişlettigini ve bu yüzden, onlarca kurulan ve hemen dağılan diger klasik-içe kapalı köy dernekleri gibi kendisini fes etmedi. Eger Kürmeşliler dernegi sıradan bir köy dernegi olmuş olsaydı, bugün bu dernegi konuşmamış olacaktık. Yani çoktan dağılma süreçine girmiş olacaktı. Kürmeşliler dernegini 8 yıldan beri bugünlere kadar getiren, onun faaliyet alanının sosoyal-kültürel ve özgürlükçü bir siyasal yapısının var olduğundandır. Bunun zıttı düşünülemez!

Kürmeşliler Dernegi Sıradan Bir Köy Dernegi Degildir!

F. İmak: Yani şu ana kadarki dernek faaliyetlerimizi olumluyormusunuz?

E. Yalgın: Elbette olumluyorum! Bakınız bazı gerçekleri gözardı edemeyiz. Örnegin bir Özgür İmak kimdi? Özgür’ün duruşu ve tarihine sahip çikisi günümüzde nasıl algılanmalıdır? Nuray Azak kimdi? Nuray’ı ve Özgür’ü ve digerlerini bir köy denegi olarak tanımamazlıktanmı gelecegiz? O zaman onların anıları  Kürmeşin küçücük tepelerinde, akan derelerin nazlı sularında bizimle barışık olurmu?

Hem daha dün, Kürmeşli (Orcan) sayın Hülya Yer gözaltına alınmadı mı? Geçmişten günümüze kadar cezaevlerinde tutuklu bulunan ki bunların içinde yine liseden arkadaşim Erdoğan Ber'de vardı. Hala yeni yeni tutuklanan Kürmeşlilerin sorunları, Kürmeşliler derneginin sorunları degil midir? Bütün bunlar Kürmeş bağlantılıydı. Ya peki Dersim’de bugün, başta hidroelektirik santrallerine karşi yürütülen direnişin yanı sıra hak ve özgürlük mücadeleleri karşisında  Kürmeşliler dernegi sıradan bir köy dernegi olduğu için kayıtsız mı kalacak?

Bana göre Kürmeşliler derneginin tüm üyeleri, seçtikleri bu yeni yönetime tam destek vermeli ve onları dahada aktif çalismalari için motive etmelidirler. Şu ana kadarki çalismalari şahsen bende mutluluk pırıltılarını uyandırıp, gelecege ilişkin büyük umutlar aşiladığını bellirtebilirim. Bu vesileyle koleksiyonlarımın içinde en çok deger verdigim Dersim-Kürt Etnografik eserlerine ilişkin malzemelerimi Kürmeşliler dernegimize bağışladım. İnanıyorumki bu eserlerin çok iyi korunuyor olması ve çogalmasi, Kürmeşliler dernegi sayesinde gerçekleşecektir.

Dersim-Kürt Etnografya Müzesi Çalismalari Başlatılmalıdır!

F. İmak: Son olark eklemek istediginiz neler olabilir?

E. Yalgın: Aslında bu sohbetimizde bir çok konuya degindik. Ama benim başta Kürmeşliler derneginde ve diger kurumlarımızda tek bir istegim var! Ama bu nasıl olur? Nereden ve nasıl bir iş başi yapılır, bilemem! Ama bir "Dersim-Kürt Etnografik Eserler Müzesi" mutlaka kurulmalı ve şimdiden bu Etnografya'ya ait eserler bir araya getirilmeli-toplatılmalıdır. Burası çok önemlidir. Bu olmazsa, tarih yoktur. Bu hedefi, şimdiden Kürmeşliler dernegi önüne koymalıdır. Aslında bu o kadarda zor bir iş degildir.

Unutmamak gerekirki, Türkiyede de Etnografya müzesinin zorunlu olduğuna ilişkin ilk tespitlerde bulunan 1923 lerde Ziya Gökalp'tir. Daha sonraları Etnografik eserlerin toplanması ve kayıt altına alınması planlanmıştı. 1928 yılında ise "Etnografya Müzesi" açılmıştı. Bu konular hakkında başta A. Rıza Yalgın (1931-32 de yayınladığı  Cenupta Türkmen Oymakları)  adlı eserinin ilk cildini Antep, Maraş, Adana ve Mersin’de saha çalismasi yapark hazırlamıştı. Sonrasında bir çok Folklor araştırmacısı konuya egilmişlerdi. Çok ilginçtir; Bunların bıraktıkları çalismalarin içinde, Kürt Etnogrfik eserlerinin Türk hanesine yazıldığı anlaşilmıştır.

Etnografik eserler, Kürt tarihinin edata canlı şahitleri gibidirler. Bir sosyo-kültürel hayatın tarihe geçmiş yazılı tabletleri gibidir. Etnografik eserler arasında şunları sıralıyabiliriz: Halı ve kilimler. Keçe-yünden örgüler. Köylülerin kıyafetleri. Kıllı çadirlar. Katık işlerinde kullanılan objeler. Çanak-çömlekler. Çarik ve Hedikler. Karasaban, Kızak-Tauklar. Her türden mimari eserler. Çesitli ev araç-gereçleri, İşlenmiş-yazılmış mezar taşları ve daha nice benzeri objelerin etnografya eserleri arasında derlenip-toparlanması günümüzde bir zaruri ihtiyaçtır.

Bir başka önemli konu ise; Bütün var olan bu degerlerin alan çalismalarinin ayrıca yapılacağı ve yayımlanacağı belli etnografya dergileri-kitaplarının hazırlanması ve arşivlanmesi gerekmektedir.

Ben şahsen, Kürmeşliler derneginin bu alanda da çalismalarini yoğunlaştırmasını umut ediyor, tüm çalisan dostlarıma başarılar diliyorum. Tüm Kürmeşliler ve onların dostlarının ellerinde olan bu tür eserlerin Kürmeşliler dernegine bağışlamalarını öneriyorum. Sanada ayrıca teşekkür ediyorum.

F. İmak: Ben de, dernegimiz adına bu degerli katkılarından dolayı sana teşekkür eder, çalismalarinda başarılar dilerim. Ümit ederim ki; diger koleksiyonlarını da, özellikle kitap, dergi ve yazılı belgelerini ileride, yine bizim dernege hakeder bir şekilde bağışlarsınız.

Bu güzel röportaj ve düşüncelerinize canı gönülden Teşekkürler Erdoğan...

Fatma İmak