Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

EMEKLİYİM

Mehmet 1

EMEKLİYİM

1985 de Wiesbaden Rhein Main Yüksek Okulunda Diplom Sozial Pedegoji bölümünü
bitirdikten sonra ilk iki yıl Deutsches Rotes Kreuz - DRK daha sonra 01.08.1988 den 01.08.2018 tarihine kadar Arbeiterwohlfahrt -AWO da 30 yıl olmak üzere toplam 35 yıllık sigortalı çalışma sonucu emekli oldum.
32 yıl göçmen danışma merkezinde sosyal danışman olarak çalıştım.
Amacım göçmenlerin yerli toplum ile uyumunu sağlamak, hak ve sorumlulukları konusunda kendilerini bilgilendirmek ve destek olmaktı.
Sunduğumuz hizmet alanları: çalışma ve oturma yasası, Almanca uyum kurslarına teşvik, sosyal, sağlık, emeklilik ve diğer sigorta hizmetleri, yazışma ve tercüme alanında hizmetler, konut sorunu, aile sorunları, okul, eğitim ve meslek sorunları, hukuksal sorunlar ve benzeri konular.
Hizmet çeşitlerimiz: Büroda danışma, ev ziyaretleri, daire ziyaretleri, kamu ve proje çalışmaları, yerel kurum ve derneklerle çalışma ve bilgilendirme toplantıları vs.
32 yıl boyunca 10 binlerce insanla bire bir danışma yaptım ve imkânlarım oranında onlara yardımcı olmaya çalıştım.
Neşeli ve üzücü sorunlarla karşı karşıya kaldım. Hiçbir sorun ve problemin etkisinde kalmamaya özen gösterdim.
32 yıl boyunca hayat tecrübesinde çok şeyler öğrendim. Bulgarların bir atasözünü hep kendime ilke aldım. '' YOKUN ÜÇ ÇÖZÜM YOLU VARDIR'' Sorunların çözümünde diğer kurumların bilgi ve tecrübesini devreye sokmaya özen gösterdim.
Yapamayacağım bir işi yapmaya kalkışmadım, işi uzmanlarına yönlendirdim. Evet kadar hayır demeyi biliyorum.
32 yıllık iş hayatımda, unutulmayacak birkaç anıları sizlerle paylaşmak isterim.

Bayanın biri, kapı ve pencereleri açık olduğu için içeriye cinlerin girdiğini ve cinlerden istemeyerek hamile kaldığını iddia etti. Pro Familya aracılığı ile istenilmeyen hamilelik giderildi. İki hafta sonra büroma bir çiçek demet le gelen bayana şu tavsiyem oldu. Lütfen bundan sonra kapı pencereni hep kapalı tut ki bir daha cinler içeriye girmesinler.

Öğle sonrası bir danışmamda, sıra konusunda iki müşterim sözlü münakaşaya girdiler. Kendilerine kim türkü söylerse öncelikli onu alacağım dedim. Elazığ li ben, Trabzonlu bende söylerim dedi. Onların dışında üç kişi daha var. Beşini birde içeriye aldım. Hepsine kahve ikram ettim. Elazığ lı Kürtçe, Trabzonlu Lazca türkü söyleyince, Yunanlı bayan da Yunanca söyledi. Bir saat birlikte kahve içtikten sonra, konuşma saatim bittiğini ve altımız da birlikte büroyu terk ettik.

İstanbul da müteahhitlik işlerle uğraşan bir müşteri bana bir litrelik rakı ikram etti. İlke olarak kabullenmeme rağmen, geri vermedim. Birkaç gün sonra büroma geldiğinde, sıra kendisinde olmadığı halde içeri girdi. Davranışının doğru olmadığını kendisine söylememe rağmen içeriye aldım. Birkaç gün sonra aynı kişi sırasını beklemeden içeriye girince, diğer müşterilerin tepkisi ile karşılandı. Adamı içeriye aldım. Bana ikram ettiği rakıyı kendisine geri verdim ve dışarıda sıra kendisine gelince içeri girebileceğini söyledim.

Opel de çalışan bir işçi ruhsal hasta ve haftada bir iki defa danışmaya gelir o konuşur ben dinlerim ve hiçbir tavsiyede bulunmadan bürom da ayrılır. Bir gün televizyonda Alman Başbakanı Helmut Kohl un kendisini rencide ettiğini söyledi. Ani bir kararla, telefona sarıldım. Başbakanı aralayacağım ve onun senin hakkında söylediklerinden pişman ettireceğim. Telefonun birkaç tuşuna bastım ve Almanca sayın Başbakan Helmut Kohl beyle görüşmek istediğimi söyledim. Başbakan la telefon da görüşüyorum. Almanca kendimi tanıttım ve büromda kimin olduğunu söyledim. Konuşmayı Türkçeye çevirdim. Müşteri bana, bende onun gözlerine bakarak, bay Kohl e, sen koskoca bir ülkenin Başbakanısın. Sana yakışır mı? Opel de çalışan bir işçiyi aşağılamak. İşine düzenli gidip gelen zavallı bir insandan ne istiyorsun? Bay Kohl ''özür dilerim bir daha böyle bir durum olmayacak dedi'' ''Bir hata yaptım kendisinden özür diliyorum dedi'' ve konuşma birkaç dakika sürdü müşterinin yüzünde gülücükler akmaya başladı ve neşeli olarak büromu terk etti. Üç hafta sonra Türkiye de bir trafik kazasında öldüğünü duydum.

Orta yaşlarda bir bayan, oturduğu evin üstünde ki kiracının rahatsız ettiğini ve evi demir tamirhanesi olarak kullandığını iddia etti. Konut idaresine yazı yazdım ve gelen cevapta böyle bir durumun olmadığı yazılmıştı. Bayan her geldiğinde aynı şikâyeti tekrarladı. Durumu ev Doktoru ile görüşmesi tavsiyesinde bulunmam, bayan daha da sinirledi. Meslektaşım Süleyman bu konulardan uzman olduğunu ve ona gitmesini tavsiye ettim. Hayır, kelimesini bilmeyen Süleyman onlarca mektup belli kurumlara yazdığını bana anlatıyordu.

Şaraphane de çalışan dindar bir bayan, büroma geldiğinde bazen ürettiği şaraplardan bir iki adet bana getirirdi. Kendisine, cennete gitmek için namaz ve oruç tutuyorsun, şarap içtirmekle beni neden cehenneme göndermeyi teşvik ediyorsun soruma. İç iç, bu konudaki günahlarını ben üstüme alıyorum derdi.

32 yıllık mesleği hayatımda işimi severek yaptım. Çalıştığım kurumla hiçbir çelişkim olmadı. İşverenimin bana olan güvenini hiç kötüye kullanmadım. İşverenimin sosyal politik yapısı ve güvenirliğine karşı bir davranışta bulunmadım. 16 yıl AWO Bezirksverband Hessen Süd de 14 yıl AWO Kreisverband Wiesbaden de çalıştım. Yönetim ve İdare Kurumlarına teşekkür ederim.
Son 20 yıl yakın aynı işi yapan Caritas Verband, Diakonisches Werk, Bund der Vertriebenen, Internasionaler Bund ve Wiesbaden Göçmen İdaresi da ki meslektaşlarımla birlikte çalıştım. Bunlara da ortak ve örgütlü çalışmalarımızdan ötürü teşekkür ederim.
AWO bünyesinde birlikte çalıştığım arkadaşlarım da sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Müşterilerim beni soracaklardır. Anlayışlarını rica edeceğim.
Mehmet Yılmaz
30.07.2018