Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Renas"‘Anne artık burada çalışma!’ -Zeynep Kuray

 KCK davasından tutuklu Kürt siyasetçi Meral Kurum, 3 yaşındaki oğlu Renas ile cezaevinin mahkumiyeti ve zorluklarını paylaşıyor. Kendisine annesinin iş yeri olarak tanıtılan cezaevi için Renas sık sık ‘’Anne artık burada çalışmayı bırak’’ diyor.

Türkiye’deki çarpık hukuk sistemi sadece kadınları değil, çocukların da yaşamını altüst etmeye devam ediyor. Kürt çocukları da an

nelerinin tutsaklığına tabi kılınıyor. Bakırköy kadın kapalı cezaevinde hükümlü bulunan DTP’nin Gebze eski İlçe Başkanı Meral Kurum ve oğlu Renas’ın yaşadığı çifte dram da mahkumiyet örneklerinden biri.
2007 yılında DTP Gebze İlçe Başkanlığı görevini yürüttüğü sırada, sık sık polisin baskısıyla karşı karşıya kalan Meral Kurum, eylem hazırlığı içinde oldukları öne sürülerek gözaltına alınan 6 gence eylem talimatı verdiği iddasıyla 4 ilçe yöneticisiyle birlikte gözaltına alındı. Kurum, hakkında atılı suça ilişkin hiçbir somut delil bulunmadığı için çıkarıldığı Gebze Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Yalnız daha sonra davanın İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesine taşınmasıyla her şey değişti. Yeni doğan oğlu Renas’ı kucağına aldıktan bir yıl sonra 2010 da “PKK örgütüne üye olmak’’ ve ‘’patlayıcı bulundurmak” iddiasıyla 11 yıl hapis cezası alan Kurum’un cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onaylanınca, hayatı bir anda altüst oldu. 2012 yılının Şubat ayında tutuklanan Kurum ve henüz 3 yaşındaki oğlu Renas için, bu durum eziyetin başlangıcı oldu.
Annesi ve siyasi kadın tutsakların yoğun çabasıyla, cezaevini annesinin iş yeri olduğunu sanan Renas’ın yaşadıkları, Roberto Benigni’nin “ Hayat Güzeldir” filimini anımsatıyor. 15 gününü dışarda babasının yanında, 15 gününü parmaklıkların ardında annesinin yanında geçiren Renas, tam anlamıyla bir travma yaşıyor.
Siyasi kadın tutsaklara, “Hadi gelin voltacılık oynayalım” diyen Renas, günlerini kollarını arkasına kenetleyerek volta atmakla geçiriyor. Gardiyanlardan korktuğu için cezaevinin kreşine gidemeyen ve her an annesinden koparılma endişesiyle yaşayan Renas’ın sık sık annesine, “ Anne artık burada çalışmayı bırak” demesi ise tüm yaşananları özetliyor.

Kaçak yılların başlangıcı 
Meral Kurum, 2010 Haziran ayında 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kendisine 11 yıl hapis cezası verildiğini öğrendiğinde hayatının tamamen değiştiğini ve bu tarihin kendisi ile bir yaşındaki oğlu Renas için kaçak günlerin başlangıcı olduğunu belirtiyor. Kurum, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Çocuğumla birlikte sürekli saklanarak ve kaçarak yaşamak zorunda kaldım. Böylesi hukuksuz bir yargılama ve cezayı yargıtayın bozacağına inandığım için sabredeyim dedim. Oğlum ile birlikte 3 gün arayla farklı arkadaşlarımda kaldım. Renas bu koşullarda ilk adımlarını attı hukuksuzluğa. Bir yıl sonra Yargıtay 9. Ceza Dairesi ortak oldu ve cezam onandı. Tek başıma olsam her şeyi göğüsleyebilirdim ama oğlum Renas da aynı süreci benimle yaşadı. 2,5 yaşına kadar tecrit ortamında, yaşıtlarından ayrı yaşadı. Parka gidemiyordu. O korkuyu o küçük yaşında her an hissetti. Bir çocuk gördüğü zaman peşinden ağlardı. Anlam veremese de o travmayı derin yaşadı.

Kürtçe konuştuğum için linç edildim
Son olarak başka çarem kalmayınca Renas’ı babasının yanına bırakıp, 2012 Şubat ayında aynı davadan ceza alan kadın bir arkadaşımla birlikte Edirne’den kaçak yollarla çıkmaya çalıştım. Aslında bu benim tercihim değildi, Renas’ın geleceğini düşünmek zorunda kalmam, beni böyle bir seçeneğe zorladı. Edirne’de yakalandım ve Edirne kapalı cezaevine götürüldüm. Siyasi kadın koğuşu olmadığı için benimle birlikte yakalanan arkadaşımla beraber 10 gün adli mahkumların yanında kaldık. Orada yaşadıklarım ayrı bir travma. Kimliğimden kaynaklı adli mahkumların saldırı ve lincine maruz kaldım. Cezaevinin fiziki koşulları zaten anlatılacak gibi değil. İnsanı insan olmaktan çıkaran manzaralarla karşılaştım. Birlikte tutuklandığım arkadaşımla, cezaevi idaresinin de kışkırtmasıyla lince maruz kaldık. Aramızda Kürtçe konuştuğumuz için öldüresiye darp edildik. Kendimizi güç bela koğuş dışına attık. Üstüne üstlük bizim onlara hakaret ettiğimiz iddia edilerek, şikayetimizi geri çekmemiz için tehdit edildik. Yaşadıklarımızın etkisiyle şikayetten vazgeçtik. Saldırıya maruz kaldığım anlarda tek düşündüğüm bir daha oğlumu göremeyecek olmamdı.

Renas’la cezaevini paylaştık
İki gün sonra yaralı halde apar topar bizi sevk ettiler. Ben Bakırköy’e, diğer arkadaşım Fidan Bendeş Gebze Cezaevi’ne sevk edildi. Bakırköy Cezaevi’ne geldikten sonra oğlumu yanıma almak için bir süre yaralarımın iyleşmesini bekledim. Sonra oğlum geldi. Şimdi 15 gün benimle, 15 gün babasıyla kalıyor. Renas sevgi dolu bir çocuk. Ancak doğduğu günden itibaren çok farklı koşullar altında yaşadı. Bunun yeni yeni bilincine varmaya başlıyor.

‘Anne artık burada çalışma!’ 
Ona buranın benim işyerim olduğunu söyledim. Sık sık, “Anne artık burada çalışma” diye sitem ediyor. Havalandırmada volta atmayı öğrendi. Oyunları bile o yönlü. “Hadi görüşe çıkma oyunu oynayalım” diyor. Bir yerde beni özlerken, diğer yerde babasını özlüyor. “Niye bir arada değilsiniz?” gibi sorular soruyor.

Mahkum çocukluk
Bir çocuğun gelişmesi için lazım olan boya kalemleridir, oyuncaklardır; ancak hiçbir şey içeriye alınmıyor. Gardiyanlardan korktuğu için kreşe gitmeyi istemiyor. Hep bizim yanımızda kaldığı için çocuklarla anlaşamıyor. Büyüdükçe sorunları çoğalıyor ancak buna çoğu zaman cevap vermekte zorlanıyorum. Cezaevinin koşulları büyükler için bile çok yetersizken, bir çocuk için hiç yok gibi. Kendine leğen ve çekpas sopasıyla oyun üretmeye çalışıyor. Yaşadıklarıyla başa çıkmaya çalışıyor kendince. Bir çocuk düşünün üstü aranınca, “Askerler benim kıyafetlerimi düzeltti” diyor. Ya da “Hadi gelin voltacılık oynayalım” diyor. Çöp kovalarında kendini çizgi film kahramanı Betem yapıyor.

Hukuksuzluk kimliğime yönelik
Bana ve çocuğuma yaşatılanlar, bu ülkede ki adaletsizliğin göstergesi. Ben legal bir partide ilçe başkanlığı yapan, sıradan bir hayat süren ve farkında olarak yaşamaya çalışan biriydim. Bu hukuksuzluk benim kimliğime yönelik bir uygulamadır. Bugün bir AKP ya da CHP’ de siyaset yapanlar onları rahatsız etmiyor. Biz rahatsız ediyoruz, çünkü farkındayız hukuksuzluğun.

Ne istiyorsunuz?
Biz Kürtlere bin yıldır reva görülen anlayış şimdi 3 yaşındaki Renas’a reva görülüyor. Bu çocuk büyüyünce ‘’Neden’’ diye soracak ve bunun hesabının verilmesini isteyecek. İşte Kürt sorunu aslında nesiller boyunca değişmeden bize reva görülenin bir parçası... Bizler duygu olarak bu ülkeden koptukça, çocuklarımız da daha fazla uzaklaşıyor. İstedikleri buysa buyursunlar, tek bir delil bile olmadan, bomboş bir iddinameye 11 yıl ceza kesenlere sormak lazım, “Siz gerçekten ne istiyorsunuz?”.